top of page

Bir Garip Hukukçu: Maximilien Robespierre

  • Yazarın fotoğrafı: Burak Bayantemür
    Burak Bayantemür
  • 16 Nis
  • 3 dakikada okunur

Fransız Devrimi, dünya tarihini dönüştüren bir olaydır ve bu devrimin en tartışmalı figürlerinden biri, avukat ve hukukçu Maximilien Robespierre’dir. Genç yaşta avukat ve hakim olarak kariyerine başlayan Robespierre, devrimin radikal liderlerinden biri oldu. Eşitlik idealleriyle yola çıkan bu hukukçu, Terör Dönemi’nde, hatta dostu Georges Danton’u giyotine göndererek karmaşık bir miras bıraktı. Bu yazıda, teyitli bilgilere dayanarak Robespierre’in gençliğini, hakimliği bırakma sebebini, devrimdeki rolünü, ölüm cezasına dair görüşlerini, Danton’un idamını ve tarihsel etkisini inceliyoruz.


Genç Avukat ve Hakim Robespierre


Maximilien François Marie Isidore de Robespierre, 6 Mayıs 1758’de Arras’ta doğdu. Annesini altı yaşında kaybeden ve babasının aileyi terk etmesiyle dedesinin himayesine giren Robespierre, zor bir çocukluk geçirdi. Akademik başarısıyla dikkat çeken Maximilien, Arras’taki Collège d’Arras ve Paris’teki Collège Louis-le-Grand’da eğitim gördü. Hukuk diplomasını aldıktan sonra 1781’de Arras’a dönerek avukat olarak çalışmaya başladı.

Avukat Robespierre, çeşitli davalarda yer alarak hukuk pratiğinde deneyim kazandı. Kısa bir süre Artois il konseyinde genç hakim olarak görev yaptı ve piskoposluk mahkemesinde kararlar verdi. Ancak, hakimlik kariyeri uzun sürmedi. 1782’de, bir idam kararını onaylama zorunluluğuyla karşı karşıya kalan Robespierre, ölüm cezasına ahlaki olarak karşı olduğu için hakimliği bıraktı. Jean-Jacques Rousseau’nun eşitlik ve halk egemenliği fikirlerinden etkilenen hukukçu Robespierre, adalet sisteminin reforma ihtiyaç duyduğuna inanıyordu. Bu karar, onun devrimci ideallerinin temelini oluşturdu.


Devrimde Hukukçudan Lidere


1789’da Fransa, ekonomik kriz ve toplumsal huzursuzlukla sarsılıyordu. Genel Kurul’un toplanmasıyla başlayan devrim sürecinde, avukat Robespierre, Üçüncü Meclis’ten milletvekili seçilerek Paris’teki siyasi sahneye adım attı. Jakoben Kulübü’nde etkili bir hatip olarak öne çıktı, evrensel erkek oy hakkı, köle ticaretinin kaldırılması ve halkın silahlanma hakkı gibi reformları savundu.


1792’de Ulusal Konvansiyon’a seçilen Robespierre, 1793’te Kamu Güvenliği Komitesi’ne katıldı. Jakobenler arasında lider konumuna yükseldiği bu dönemde, devrim iç isyanlar (örneğin, Vendée) ve Avrupa monarşilerinin koalisyon savaşlarıyla tehdit altındaydı. Robespierre, devrimi koruma adına radikal önlemleri destekledi, ancak bu kararlar onu tartışmaların odağına yerleştirdi.


Ölüm Cezasına Bakışı: İdealizmden Sert Gerçeklere


Robespierre’in ölüm cezasına ilişkin görüşleri, kariyerinin farklı evrelerinde çarpıcı bir dönüşüm geçirdi. Genç bir avukat ve hakim olarak, adalet sistemine eleştirel yaklaşan Robespierre, 1791’de Ulusal Meclis’te ölüm cezasının kaldırılmasını savundu. Ölüm cezasını “etkisiz ve barbarca” olarak nitelendirdi, devletin öldürme yetkisinin toplumu iyileştirmek yerine zarar verdiğini belirtti. Bu görüşler, hakimliği bırakma kararında da etkiliydi; idam kararlarına katılmak, onun adalet anlayışıyla çelişiyordu. Rousseau’nun toplumsal sözleşme teorisinden etkilenen bu idealist tutum, erken dönem kimliğini tanımlıyordu.


Ancak, devrimin kaotik ortamı ve artan tehditler, Robespierre’in yaklaşımını değiştirdi. 1793’te, Kamu Güvenliği Komitesi’nin liderlerinden biri olarak, karşı-devrimcilerin idamını devrimin güvenliği için gerekli gördü. Terör Dönemi’nde (1793-1794), giyotin, devrimin düşmanlarına karşı bir araç haline geldi. Robespierre, bu idamları “cumhuriyetin erdemi” adına haklı çıkardı, ancak binlerce kişi, bazen yetersiz delillerle giyotine gönderildi. Bu dönüşüm, onun pragmatik bir lidere evrilmesini ve devrimi koruma kaygısının erken ideallerini gölgelemesini gösteriyor.


Terör Dönemi ve Danton’un İdamı


Terör Dönemi, Robespierre’in adıyla özdeşleşen bir evredir. Kamu Güvenliği Komitesi, karşı-devrimci oldukları iddia edilen kişilere karşı sert önlemler aldı. Paris’te binlerce kişi idam edildi; bazı kaynaklar, günlük giyotin idamlarının 800’e ulaştığını belirtir. Robespierre, “Toplumsal Erdem” kavramını vurgulayarak, devrimin ahlaki ve cumhuriyetçi ilkelerle ayakta kalabileceğini savundu. Ancak, basit suçlamalarla insanların idam edilmesi, halk arasında korku ve tepki yarattı.


Bu dönemde, Robespierre’in yakın dostu ve devrimin önde gelen liderlerinden Georges Danton’un giyotine gönderilmesi, onun sert tutumunun en çarpıcı örneklerinden biri oldu. Danton, Jakobenler içinde daha ılımlı bir çizgi benimseyen, Terör’ün azaltılmasını ve müzakerelerle barış sağlanmasını savunan bir figürdü. Ancak, 1794’te Robespierre ve diğer Jakoben liderler, Danton’u yolsuzluk ve karşı-devrimci faaliyetlerle suçladı. Danton’un popülerliği ve devrime katkıları, Robespierre için bir tehdit olarak görülüyordu. Nisan 1794’te, Danton ve yandaşları yargılanarak giyotine gönderildi. Bu olay, Robespierre’in devrimi koruma adına kişisel bağlarını bile feda edebileceğini gösterdi ve halk desteğini daha da azalttı.


Düşüşü ve İdamı


Robespierre’in sonu, kendi kurduğu sistemin bir yansımasıydı. 27 Temmuz 1794’te (9 Thermidor, Yıl II), Ulusal Konvansiyon’da “halk düşmanları listesi” taşıdığını ima eden bir konuşma yaptı. Bu, mecliste korku ve öfke uyandırdı. Rakipleri, onun diktatörlük kurma niyetinde olduğunu iddia ederek harekete geçti. Robespierre ve yandaşları tutuklandı ve 28 Temmuz 1794’te, Paris’teki Devrim Meydanı’nda giyotinle idam edildi. 36 yaşındaki Robespierre’in ölümü, devrimin radikal evresini sonlandırdı.


Kahraman mı, Diktatör mü?


Robespierre’in mirası, tarihçiler arasında tartışma konusudur. Destekçileri, onu halk egemenliği ve anayasal devlet ideallerini savunan bir vizyoner olarak görür. George Sand, Robespierre’i “gericilerin iftiralarına kurban gitmiş” bir figür olarak tanımlarken, Alphonse de Lamartine, onu devrimin önemli isimlerinden biri saydı. Eleştirmenler ise Terör Dönemi’ndeki rolünü, özellikle Danton gibi müttefiklerini idam ettirmesini ve otoriter eğilimlerini vurgulayarak onu diktatör olarak nitelendirir.


“Robespierrizm” terimi, onun fikirlerini benimseyenleri ifade etmek için kullanıldı ve 19. yüzyılda bazı sosyalist hareketler tarafından sahiplenildi. Ancak, Terör Dönemi’nin sert uygulamaları, Robespierre’in mirasını gölgeledi.


Bir Garip Hukukçu


Maximilien Robespierre, Fransız Devrimi’nin hem ilham verici hem de trajik bir figürüdür. Avukat ve hakim olarak başlayan kariyeri, devrimin kaosunda radikal bir liderliğe dönüştü. Ölüm cezasına karşı erken dönemdeki reformist duruşu, Terör Dönemi’nde pragmatizme evrildi; Danton’un idamı, onun devrimi koruma adına ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. Robespierre’in hikayesi, devrimlerin idealizmle sertlik arasındaki ince çizgide nasıl şekillendiğini ortaya koyuyor.



Son Yazılar

Hepsini Gör
Meşhur Manisa Davası

Manisa Davası, 1995 yılında Türkiye’nin Manisa ilinde, çoğu lise öğrencisi olan 16 gencin, yasa dışı örgüt üyeliği suçlamasıyla gözaltına...

 
 

Peker Mahallesi Belediye Caddesi No:34 Daire:4 Şehzadeler/MANİSA

bottom of page